10 Ocak 2019 Perşembe

Tabiat Harikası: Abant Gölü

Gün geçtikçe artan soğuk hava nedeniyle birçoğumuz günü birlik gezilerden feragat etmek zorunda kaldık. Kış mevsiminin çetin yüzü bizleri her ne kadar evimizde vakit geçirmeye zorlasa da bazen birkaç saatliğine de olsa gönlümüzce dışarıda gezip, dolaşmayı istiyoruz. Hal böyle olunca, herkesin tercihi kendisine en yakın yeri keşfetmek oluyor. Bazılarımız için bu süreç bir döngüye dönüşmüşse de önemli olan iyi vakit geçirmek ve mutlu olabilmek.


İstanbul’a birkaç saat uzaklıkta, yılın dört mevsimi misafirlerini en güzel şekilde ağırlayan ve doğal oluşumuyla görsel bir şölene imza atan Bolu Abant Gölü bu günlerde görülmeye değer güzellikleri ile sizleri çağırıyor.



“Abant Gölü, Bolu’ nun 34 km güneybatısında Abant Dağları üzerinde oluşmuş bir krater ve birikinti gölüdür. Park alanında yükseklikleri 1400m 1700m kadar birçok tepe bulunmaktadır. Alanı 127 hektar olan gölün denizden yüksekliği 1328 metredir. Yeraltı suları ile beslenen gölün derinliği 18 metredir. ”1


Yılın hangi mevsimi gidecek olursanız olun, sizi kendisine hayran bırakmayı başaran doğal bir güzellik Abant Gölü. Bu yıl, Aralık ayında gerçekleşen gezimiz benim yıllar önce bahar aylarında gerçekleşmiş olan gezimle eş değer güzellikte oldu. Aradan geçen onca zamanın birikimi birçok değişimi de beraberinde getirmiş. Uzun zaman sonra bir dostuma denk gelmişsene çok mutlu oldum.


Yaşamış olduğunuz semtte göre değişiklik gösteren yolculuğunuza sabah saatlerinde çıkmanızı tavsiye ederim. Günün ilk ışıklarında başlayan gezinizde sizlere eşlik edecek bir misafiriniz olacak.  Tabii ki büyük bir sis bulutu. Düzce dolaylarında kendisini fazlasıyla hissettiren sis, görüş mesafenizi zorlayabilir.Yolculuğunu daha keyifli hale getirmek isteyenler için, müzik eşliğinde dışarı seyretmelerini tavsiye ederim.

     Görülmeye değer öyle güzel doğa harikası manzaralarla karşılaşacaksınız ki, bir kez daha görmek isteyeceksiniz. Sadece tabiat harikası doğal oluşumlar değil. Sizleri zamanda yolculuğa çıkaracak, anılarınızda gezinmenizi sağlayacak,; eski köy evleri, küçük ağırlar, kıranın ve sisin etkisiyle fantastik bir yolculuğa adım atacaksınız. Öyle ki ben, sanki bir film izliyormuşum gibi gözlerimi camdan hiç ayırmadım. Her bir kare, fotoğraf çekmeye değer bir anı niteliğinde.


Bolu’ ya yaklaştıkça kendisini hissettiren soğuk hava kütlesi ile karşılaşacaksınız. Yağan karın ormanı beyaz bir örtü gibi kaplaması olağanüstü. Yolculuğumuz esnasında, rehberimizin anlatımı sayesinde Bolu’  yu gezmek için ideal zamanın sonbahar mevsiminde Ekim ve Kasım ayları olduğunu öğrendik.


Yine rehberimizin farkındalığı sayesinde, Abant Tabiat Parkı girişi yakınlarında olan Abant Su dolum fabrikasını da görmüş olduk. Giderken sol tarafta bulunan fabrika, ormanın kıyısında küçük alanı kaplıyor. Birkaç ay öncesinde üzücü bir yangın atlamasına rağmen oldukça iyi görünüyordu.

Sabah saat 06:45’ te başlayan yolcuğumuz saat 11.30’ da Abant Gölü’ne varışımızla noktalandı. İçeriye girişin büyük araçlarla yasak olduğu söylenildiği için herkes park alanında inmek zorunda kaldı. Bu alan dışında, büyük ve küçük araçların da park edebilecekleri boş yerler mevcut.


Oto parkın hemen yanında Abant Tabiat Müzesi bulunmaktadır. Hem Gölü’ n çevresinde hem de Bolu yakınlarında yaşayan birçok hayvanın dondurulmuş halini görebilirsiniz. Burada bulunan bütün hayvanların trafik kazası sonucu öldüğü, avlamanın kesinlikle yapılmadığı, köy halkı tarafından ormanın içerisinde ölü bulunduğu söylenildi.

Daha önce sadece televizyonda görme imkanınızın olduğu  doğada yaşayan vahşi hayvanları göreceksiniz. Belli bir süre etkisinde kalma durumunuz da olabilir.
Ülkemizde yaşayan hayvan çeşitliliğinin hem görülmesi hem de bilinmesi adına oldukça başarılı bir müze. Giriş ücretinin olmaması da ayrıca taktire şahane. Ölüm hikayelerini duyduktan sonra hepsinin son derece gerçek ve canlı gibi görünmeleri biraz içimi burktu.


Müzenin içerisinde ayrıca, Bolu evlerini yansıtan bir mimari yapının da minyatür hali yapılmış. Müzeyi ziyaret eden birçok kişi Bolu Hatırası olarak önünde fotoğraf çektiriyor. Abant Tabiat Parkı’ nın üç boyutlu, renklendirilmiş halini de görebilirsiniz. Gölü’ n içerisinde yaşayan birkaç balık türü orta çaplı bir akvaryumda gösterilmekte. Çıkarken fark ettiğim, küçük bir oda da projektöre yansıtan bir gösterim vardı, sanırım. İzleyenleri rahatsız etmemek adına sadece uzaktan bakmakla yetindim J Müzeyi ortalama 15- 20 dk içinde gezebilirsiniz. Fotoğraf çekmek isteyenler için bu durum daha fazla sürecektir.

Tabiat Müzesi’ nin karşında bulunan Yöresel Ürünler Pazarını da görme imkanınız olacak. Bolu’ da yaşayan halkın kendi imkanları ile yetiştirdikleri sebze, meyvelerden alabilirsiniz. Pazarın içerisinde dolaşırken bölgeye has lezzetlerden ikram ediliyor. Teyzelerin yaptığı el emeği, göz nuru yün işlerinden de satın alabilirsiniz.

Abant Gölü’ nün etrafını gezmeniz için sizlere birkaç seçenek sunulmaktadır. Bunlardan birisi, faytonla gezmek. Büyük tur ve küçük tur olmak üzere ikiye ayırmışlar. Büyük turun fiyatı 80 TL. Küçük turun fiyatı da muhtemelen 60 ya da 50 TL olmalı.  Bir diğeri ise, bisiklet turu. Fakat kış mevsiminde hava koşullarının uygun olmaması nedeniyle  bisiklete binen kimseyi görmedik. İstanbul Adalar’ da olduğu gibi belli saat ve dakika belirlenerek bisiklet kiralanıyor olmalı. Tabiat Parkı’ nın daha iç kısımlarında ata binebilir ve etrafta dolaşabilirsin.



Tabiat Parkının içerisinde, birkaç tane konaklama tesisi, ormanın kıyısında ve ve göl kenarında 2 restaurant var. Abant Gölü’ nün çevresinde 7 km’ lik bir parkur bulunmaktadır.  Göl’ ün etrafını belli bir tempoda yürüyüş yaparak 1,5 ya da 2 saatte gezebilirsiniz. Bulunduğunuz mevsimi göz önünde bulundurarak, molanızı restaurant ve kafeler de gerçekleştirebilirsiniz. Manzara eşliğinde çayınızı yudumlayabilir. Kahve içerken sevdiklerinizle sohbet edebilirsiniz. Çalışanların içten ve ilgili davranışları eminim ki sizleri de memnun edecektir. Dilerseniz, öğle ya da akşam yemeğinizi de burada yiyerek göle veda edebilirsiniz.


Fotoğrafa gönül veren herkes için Abant Gölü Tabiat Parkı görülmeye değer bir yer. Aralık ayının son haftasında gerçekleşen gezimizde az da olsa, yağan karın fotoğrafını çekebildik. Kar ve manzara beraberinde çekilen fotoğrafların değeri paha biçilemez. Göl’ ün etrafında dolaşırken birden fazla değişik kadrajta fotoğraf da çekebilirsiniz.



Kış mevsiminde gerçekleşen gezimizde yapılacakların sınırlı olması nedeniyle sadece dolaşmak ve fotoğraf çekmekle yetindik. Arabadan indiğimiz anda ellerimin hemen üşüdüğünü hissettim. Alışma süreci biraz uzun sürüyor. Hangi mevsimde giderse gidin muhakkak yanınıza kalın giyecekler almayı unutmayın. Fark etmeksizin her mevsim soğuk ve serin olduğunu rehberimiz söyledi. Örneğin, yazın çam ağaçlarının altında oturmanın bizleri üşütebileceğini belirtti.


Havaların ısınması ile başka bir atmosfere bürünen Abant Gölü’ nü bahar ve yaz mevsiminde de görmenizi tavsiye ederim. Yıllar önce Nisan ayında gerçekleşen gezimizden bu yana Abant Gölü’ nde çok fazla değişiklik yapılmış. İlk kez Bolu’ ya 15 yıl önce, ortaokul döneminde sınıfça gitmiştim. O zamanlar fayton ve konaklama imkanları yoktu. Tepenin sırtında bulunan piknik alanı bu kadar geniş değildi. Parkın içerisindeki ahşap birkaç ev de yoktu. Halen daha varlığını sürdüren dağın doruklarından gelen su yerini korumuş. Gittiğinizde mutlaka suyun tadına bakın. Hem çok hafif hem de mevsim değişikliğinden etkilenmeksizin aynı soğukluğu muhafaza ediyor.



Bahar mevsiminde, doğanın tekrar uyanışı ile etrafa saçılan tertemiz hava sayesinde kendinizi Karadeniz yaylarında sanabilirsiniz. Etrafınızda kanat çırpan kuş seslerinin eşliğinde başka bir diyara yolculuk edeceksiniz. Gözünüzün alabildiğine zümrüt yeşili çimlerde tatlı bir öğle uykusunun deneyimini yaşayabilirsiniz. Güneşin pırıltısını içinizde hissedeceğiniz mutlu bir gün yaşamanız dileğiyle.

                                                                                        Sevgiyle Kalın


Kaynakça
1- https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/bolu/gezilecekyer/abant-golu adresinden 08.01.2019 tarihinde ulaşılmıştır.

3 yorum:

  1. Doyurucu bir yazı olmuş :) Hani kendim bu kadar derin anlatabilir miydim, emin değilim ^^ Ayrıca çoğu zaman en yakınımızdaki güzellikleri bile fark edip tadını çıkaramıyoruz: Çok uzakları gezmeden önce kendi yaşadığımız çevreyi tamamen keşfetmek gerektiğini düşünüyorum. Ve evet, nerede olduğundan çok nasıl vakit geçirdiğin önemli bence de :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merhaba,
      Yorumlarınız için teşekkür ederim. Görülmeye değer öyle güzel yerler var ki ülkemizde malesef bazen kiymetini bilmiyoruz bazen de imkanlar nedeniyle zamana yüz tutuyor. ilerleyen zamanlarda baharla birlikte blogum bir daha renklenecek. Bir sonra ki yazımda görüşmek dileğiyle.

      Sil
  2. Yaz mevsiminde gitmiştim ve hoşuma gitmişti. Bahar ve kış mevsiminde de apayrı bir havasının olduğu kesin. Sizin yazınızda kış ayını görmüş kadar olduk. Sırada bahar ayı var :)

    YanıtlaSil