İstanbul’ un en renkli, eğlencesinin eksik olmadığı, yeni ve eskinin
bir bütünmüş gibi harmanlandığı, her bir köşesinde tarihi izlerin olduğu,
özlenen mahalle yaşantısını görmeye ne dersiniz.
Son yıllarda popular kültür sayesinde adını sıkça duyurmayı başaran
Balat ,eski ihtişamına tekrar kavuştu. Sosyal medya sayesinde bugün hemen hemen
herkes burayı biliyor. Instagram’ da kendisine yer verilen en önemli semtlerden
biri. Fotoğrafçılar için bulunmaz bir hint kumaşı değerinde. Birbirinden başarılı
fotoğraflar çekeceğinizden hiç şüpheniz olmasın.
Hafta sonları fotoğraf tutkunları ile dolup taştığını söylemeden
geçemiyeceğim. Hal böyle olunca, yönetmen ve senaristlerin de ilgi odağı olmayı
başardı. Aranılan en doğal dizi ve film setlerinden biri. Örneğin;
Show tv’ de yayınlanan Çukur dizisi de burada çekilmektedir. Ayrıca Türk
Sineması’ nın usta oyuncusu Şener Şen’in oynamış olduğu Eşkiya Filmi’nin de bir
bölümü burada çekildi.
Balat yalnızca filmlerden, dizi setlerinden veya fotoğraflardan
ibadet değil. Tarihi yarım ada İstanbul’ un en önemli kültür mozağini
oluşturmakta. Üç büyük din mensuplarının cemaati burada yüzyıllarca komşu
olarak yaşamıştır. Bunun beraberliğinde gezebileceğiniz ve ibadetinizi
gerçekleştirebileceğiniz birçok ibadethane de mevcuttur.
Örneğin; Ortodoks Hristiyanları için en önemli Fener Rum
Patrikhanesi. Yıl içerisinde birçok yerli ve yabancı turistin uğrak noktası.
Hafta sonu görmek isteyenler için ayinden önce ya da sonra gitmenizi tavsiye
ederim. Sürekli fotoğraf çekmek isteyenler yüzünden (!) papaz herkesi dışarı çıkarıyor. İstanbul’ un
en büyük Sinagog’ u olan Ahrida Sinagog’u da burada. Haftanın belirli
günlerinde açık olan Surp Hreşdagabed Ermeni Kilisesi’ni de ziyaret
edebilirsiniz.
Balat’ ın kentsel dönüşüm sayesinde yaşadığı büyük değişimden de
sizlere biraz bahsetmek istiyorum. Kadir Has Üniversitesi’ nin
2009 yılında gerçekleştirdiği Balat Gezisi ile İstanbul’un diğer yüzünü
görme imkanımız olmuştu. Eski İstanbul sokaklarında dolaşıyor gibiydik.
2013 yılında fotoğrafçılık dersi ile tekrar gezme imkanım oldu. Bu sayede Balat’ ın değişimine az da olsa şahit oldum. 2017 yılında iki kez gerçekleşen fotoğrafçılık etkinliği ile daha önce hiç gitmediğim yerleri de gördüm.
Harebe halindeki eski binaların yepyeni apartmanlara dönüşmesi
muhteşem. Dış cephe boyasının parça parça döküldüğü evlerin şimdilerde sosyal
medyayı salladığına kim inanır!
Sokakların bakımsızlıktan savaş alanını anımsattığını unutmak mümkün
değil.
İki elin sayısını geçmeyecek
kadar dükkanların olduğunu hatırlıyorum. Babasından oğuluna miras kalan küçük esnaf lokantaları ve şekerci
vardı.
Eski kepekler ile kapalı olan depoların şimdilerde cazibe merkezi
haline geldiğine inanamadım. Kapalı
dükkanların yerini değişik konseptli kafeler almış. Sayısı günden güne artan
antikacıları da unutmamak lazım. Hafta sonu gerçekleşen açık arttırma ile alabileceğiniz antika eşyalar olabilir.
Balat’ a geldiğinizde mutlaka görmeniz gereken bir yer var.
Kültürel bir miras değerinde olan Fener Rum Lisesi. Başka bir değimle, Kırmızı
Bina ya da Kırmızı Mektep. Yokuş sonunda sizi tüm ihtişamıyla karşılayan bu baş
yapıta hayran kalıcaksınız. Haftaiçi okul çıkışına denk gelirseniz eğer okulun
bahçesini de görme imkanınız olabilir.
Yakından öyle büyük ve güzel ki sadece bakmakla bile
yetenibilirsiniz. Sancaktar Yokuşu’nun meşakatli tırmanışına aldanıp sakın
okulun merdivenlerinde dinlenip, gitmeyin. Asıl manzara Tevkii Cafer Camii’nin
avlusundan aşağıya doğru baktığınızda anlaşıyor.
Hafta sonu gerçekleştirdiğimiz gezide okulun merdivenlerinde nişan
fotoğraflarını çektiren bir çiftti ve yine Balat sokaklarında dolaşırken düğün
fotoğraflarını çektiren başka bir çiftti görme imkanımız olmuştu. Dış mekan çekimlerinin
de artık burada gerçekleştirildiğini söylebiliriz.
Özlediğiniz mahalle yaşantısını az da olsa Balat’ta dolaşırken
gidericeğinize inanıyorum. Sokaklarda gönüllerince top oynayan, bağıran, koşan
öyle güzel çocuklar var ki. Fotoğraflarını çekmek istediğinizde size
memnuniyetle poz verecekler. Bazen bozuk para bazen de bakkaldan gofret
istediyorlar. J
Beni en çok etkileyen şey, o eski evlerin camlarından biribirine
bağlanan çamışır ipleri oldu. Tertemiz kokan , rengarenk giysiler mahalleyi
başka bir diyara götürmüştü. Karşılıklı evlerin pencerisinden asılmış çarşaflar
zamanın ötesinde Anadolu’yu anımsattı bana.
Balat, birkaç saat içerisinde gezilemeyecek kadar büyük ve değerli
bir semt. Bir günde de gezileceğine inanmıyorum. Defalarca da gelseniz
görmediğiniz, fark etmediğiniz yerlerin olduğunu öğreneceksiniz. Gelenlerin içerisinde tekrar gelme hissi
uyandıran bir yer. Kısacası Balat, tarihi ve kültürel mirası ile yaşayan bir
açıkhava müzesi.
Sevgiyle Kalın